Gebelik

Kontraksiyon Stres Testi

Kontraksiyon stres testi (CST) (OCT) nedir?

Kontraksiyon stres testi, doğum esnasında meydana gelen rahim kasılmalarına karşılık bebeğin vereceği tepkilerin değerlendirilmesini sağlayan bir yöntemdir. Doğumun yaklaşması ile birlikte rahimde meydana gelen kasılmalara takiben, doğum esnasında ortaya çıkan kasılmalarla benzer özellik sergilemektedir.

Bu nedenle erken doğum riskini göz önünde bulundurularak, doğuma yakın dönemlerde yapılması tercih edilmektedir. Bebeğin verdiği tepkilere karşı herhangi bir sorunun olup olmadığının değerlendirilmesi amacı ile tekrarlanabilir.

Kontraksiyon stres testi (CST) nasıl yapılır?

Anne adayının rahim kaslarının uyarılması amacı ile serum içerisinde oksitosin hormonu verilerek yapay sancı oluşturulmaktadır. Daha sonra anne adayının karnına NST (kardiyografi) bağlanarak, kasılmaların bebek üzerindeki etkilerini ifade eden çizelge ile takip edilerek, analiz edilmektedir. Efektif kasılmaları 10 dakikada 3 kere sancı şeklinde gerçekleşirken, bebeğin kalp atımları incelenmektedir.

Eğer bebeğin kalp atımları kasılmaların etkisi ile yavaşlıyor ise, kontraksiyon stress testi sonuçlarına göre fetal distress durumu yani bebekte bir sorunun olduğu anlamına gelmektedir. OCT sonucunda bebeğin kalp atımlarının yavaşlaması, normal doğum esnasında da meydana gelen rahim kasılmaları nedeni ile aynı tepkiyi verebileceği anlamına gelmektedir. Bu nedenle oluşabilecek risklerin önlenmesi amacı ile normal doğum yerine sezaryen ile doğum şekli planlanmaktadır.

Ancak OCT sonucu bebeğin kalp atımlarında yavaşlama söz konusu değil ise, OCT’nin negatif olduğu anlamına gelerek, normal doğumun eyleminin başarılı bir şekilde gerçekleşebileceği ön görülür. Kısacası kontraksiyon stress testi bebekten kaynaklanan bazı sorunlar nedeni ile doğum esnasındaki karşılaşılabilecek risk faktörlerinin ekarte edilmesini ve sağlıklı bir şekilde doğum eyleminin gerçekleşebileceğini savunmaktadır.

CST gebeliğin hangi döneminde yapılmaktadır?

CST, anne adayına verilen hormonlar ile suni sancıların gerçekleştirilmesini ve ortaya çıkan rahim kasılmalarının bebek üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amacı ile uygulanmaktadır. Anne adayına yapılan bu işlem doğum eyleminde yaşanan doğal sancıları taklit etmektedir. Bu nedenle erken doğum riskine karşılık, doğuma yakın haftalarda uygulanması tercih edilmektedir. Kontraksiyon stress testi sonuçlarına göre bebekte herhangi bir sorunun olup olmadığı, bebeğin tepkisi doğrultusunda incelemeye alınmaktadır.

Kontraksiyon stres testinin yapılması gereken durumlar nelerdir?

  • Daha önce sezaryen ile doğum ya da miyomektomi (miyomların çıkartılması) operasyonları geçirmiş kadınlara
  • Bebeğin eşinin yani plasentanın doğum kanalı kapattığı durumlarda (plasenta previa)
  • Plasentanın erken ayrılması (plasenta dekolman)
  • Erken doğum riski grubunda yer alan gebeliklerde
  • İkiz ve üçüz gibi çoğul gebeliklerde
  • Rahim ağzı yetmezliği durumunda kontraksiyon stress testi uygulanmaktadır.

Kontraksiyon stres testi (CST) sonuçları nasıl değerlendirilir?

Nonreaktif: Suni sancıların etkisi ile bebeğin kalp atımının hızlanmaması (akselerasyon)
Reaktif: CST sırasında akselerasyon (kalp atımının hızlanması)
Negatif: Test sırasında verilen suni sancılarda 10 dakikada en az 3 kontraksiyonun olmaması, kısacası deselarasyonun olmadığını ifade eder.
Pozitif: Kontraksiyonların yarısından fazlasında görülen kalıcı ve tekrarlayan geç kalp atımı hızlanması
Şüphe: Kalıcı olmayan ve tekrarlamayan geç deselarasyon
Hiperstimülasyon: 10 dakika içerisinde, 5 ten ve 90 saniyeden daha fazla süren kasılmaların görülmesi halinde, geç deselarasyon olduğu anlamına gelmektedir.
Yetersiz olması: Anne adayına yapılan test sonucunda beklenen rahim kasılmalarının elde edilememesi durumunu ifade etmektedir. Bu gibi durumlarda tekrarı istenebilir.

Sıla Yılmazer

Ben Sıla Yılmazer, tutkulu bir kadın doğum hemşiresi olarak kadın sağlığına adanmış bir sağlık profesyoneliyim. Doğum hemşiresi olma yolculuğuma İstanbul'da doğup büyüyerek başladım. İnsanlara yardım etme ve sağlık alanında hizmet verme tutkumu genç yaşlarda keşfettim ve bu beni doğum hemşiresi olmaya yönlendirdi. Üniversite eğitimimi birinci sınıf bir üniversitede tamamladım ve kadın doğum hemşiresi olarak nitelikli bir uzmanlık kazandım. Kariyerime bir doğum kliniğinde başlamamın ardından anne adaylarına destek olmak için sabırsızlanıyorum. Onların yanında olmak, doğum sürecinde rahatlamalarını sağlamak ve güvende hissetmelerini sağlamak benim için en önemli önceliklerden biridir. İşimi yaparken empati yeteneğimi kullanarak anne adaylarına duygusal ve fiziksel destek sunmaya çalışıyorum. İletişim becerilerimle her bir anne adayıyla etkili bir iletişim kurarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyor ve onları yönlendirerek doğum sürecinde rahatlatıcı teknikler uygulamalarını sağlıyorum. Kadın sağlığı ve doğum süreci konularında sürekli olarak kendimi güncel tutmak için araştırmalar yapmaya ve mesleğimdeki en son gelişmeleri takip etmeye önem veriyorum. Amacım, her anne adayının sağlıklı ve olumlu bir doğum deneyimi yaşamasını sağlamak ve onlara destek olmak için elimden gelenin en iyisini yapmaktır. Kadınların doğum sürecinde güvende hissetmeleri, onları rahatlatmamıza ve sağlıklı bir başlangıç yapmalarına yardımcı olur.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu